EYÜP ERDOĞDU
GARİBANDI
GARİBANDI
Bir serçe kadar masumdu
Bir pamuk kadar yumuşaktı yüreği
Yıllardır yaşadıkları elleriyle birlikte
Yüreğini de nasırlaştırmıştı
Yinede kırmadı kimseyi
İçine akıttı öfkesini
Yüreği betonlaştı
Yaşamı yüzüne yansımıştı
Çorak bir arazi gibiydi
Nihayet bir gün
Gülümsemeyi başarmıştı
Hayata karşı
Umutları artmıştı
Sanki kış günü bahardan kalan
Güneşli bir gün yaşamaktaydı
Oturduğun yerden kalkmak isterken
Sol memenin altına bir sancı girdi
Oracığa yığıldı kaldı
Bir daha gözünü açmadı
Günyüzü görmedi
Hiç mutlu olmadı
Umut fakirin ekmeği
Oda umutlandı
Beş metre bezle yollandı
Eyüp ERDOĞDU
KALDIRIM TAŞI
KALDIRIM TAŞI
Fani dünyaya ait hiç bir şeyi umursamaz
Kaldırım taşı sur taşının taş olduğunun
Farkında olsa
Umurunda değildir binlerce ayağın her gün
Üzerine basıp geçmesi
Kiminin tükürüp köpeklerin işemesi
Tenha bir sokak ya da kalabalık bir cadde köşesi
Hiç önemi yok olmasa sur taşının küçümsemesi
Tek o ağrına gider o yaralar
Kaldırım taşı diye küçümsemesi
Bir rüya gördüm sahildeyim
Adım kaldırım taşı olsa da
Her gün dalgalar gelip beni okşar
Alır başımı giderdim sevdan beni tutmasa
Sorar mıydı yosun beni
Taşa olan sevgisi olmasa
Eyüp ERDOĞDU
NEREDESİN SEN
NEREDESİN SEN
Toz duman içinde
Tırısa geçti ömrüm
Gül bahçelerine uğramadan
Bir kırmızı gül koklamadan
Yağız bir at rüzgâr gibi
Aşk gibi yanık yüreğimde
Sancılanırda özlemlerim çöreklenir
Yüreğimin dibine
Bulutlar rüzgâra kapılıp yol alır
Ey yar neredesin sen
Karanlıklar basmış yolumu bulmaz haldeyim
Bir ben mi bozmuşum yeminimi
Gör bak çırpınır haldeyim
Özgür uçmaz tutsaktır güvercinim
Yakamoz sahilinde bir çareyim
Neden karadan nefret ederim
Oltanın ucuna hep ben giderim
Kandır ellerim ve yüreğim
Mor dağlarda teselli ararım
Neden siyahtır rüyalarım
Nerde hasretle sevişen sevdalarım
Ey yelesi rüzgar dolu kısrağım
Neredesin sen
Eyüp ERDOĞDU
Şiirlerimi köyümüzün sitesinde yayınlarsanız memnun olurum. Şimdiden teşekkürler..